Çalışma Saatlerimiz: 09:00 - 18:00
Kısırlık (infertilite) çiftlerin düzenli ve korunmasız ilişkiye girmelerine rağmen 1 yıl içinde gebeliğin gerçekleşmemesi olarak tanımlanır. Ancak, 35 yaşın üstündeki kadınlarda düzenli ve korunmasız olarak ilişkiye girilmesine rağmen hamilelik gerçekleşmiyorsa gerekli tetkik ve tedavilere daha erken başlanabilir.
Üreme çapındaki her 100 çiftten 10 ile 15'inde kısırlık görülebilir. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Kısırlık üreme sistemi ile ilgili bir sağlık sorunudur. Tek bir sebebe bağlı olabildiği gibi; birkaç faktörün birleşmesi ile de gerçekleşebilir. Kısırlık, üreme sisteminin vücudun üreme işlevini yerine getirme yeteneğini bozan bir hastalıktır.
İnfertilitenin üstesinden gelebilmek için güvenli ve etkili birçok tedavi yöntemi bulunuyor. Bu tedaviler çiftlerin bebek sahibi olma şansını artırıyor.
Kısırlığın nedeni, kadına veya erkeğe ait olabileceği gibi yüzde 10-15’lik hasta grubunda tüm araştırmalara rağmen hala bir neden bulunamıyor.
Her ne kadar çocuk sahibi olmak basit ve doğal bir işlev olarak algılansa da, aslında bu süreç oldukça karmaşıktır. Gebeliğin oluşabilmesi için aşağıdaki gibi faktörlerin tamamının sağlanması gerekmektedir. Bunlar;
Kadın tarafından sağlıklı yumurta üretimi
Erkek tarafından kaliteli sperm üretimi
Spermin yumurtaya ulaşmasını sağlayan sağlıklı fallop tüpleri
Spermin yumurtayı döllemesi
Döllenmiş yumurtanın rahimde içinde tutunabilmesi
Yeterli embriyo kalitesi
Kısırlık, kadın veya erkek kaynaklı sebeplerden dolayı gerçekleşebilir. Fakat yapılan araştırmalar yüzde 10 ila 15’lik bir hasta grubunda kısırlığa neden olabilecek herhangi bir durumun tespit edilemediğini göstermiştir.
Genelde düzenli olarak haftada 2-3 kez birlikte olan her 100 çiftten 85'i bir yıl içinde gebe kalmakta ve kalan 15 çiftin büyük çoğunluğu da ikinci yılda tedaviye gereksinim duymadan gebe kalabilmektedir.
Ancak kadınlar yaşlarının ilerlemesi ile birlikte doğurganlık şanslarını ciddi olarak kaybederler. Bu azalış 32-35 yaşlarına kadar çok belirgin olmasa da özellikle 38 yaşından itibaren hızla kendini belli eder ve 40'lı yaşlara gelindiğinde ise %75'e varan fertilite kayıpları gözlenmektedir.
Bu açıdan 35 yaşını geçmiş ve 6 ayın üzerinde kısırlık problemi olan kadınların jinekolojik değerlendirmeleri geciktirilmeksizin yapılmalıdır. Erkeklerde yaşın fertiliteye etkisi kadınlarda olduğu kadar belirgin değildir.
İnfertilite (kısırlık) nedenleri genel olarak erkek ve kadınlar arasında %50-%50 paylaşılmıştır.
Bunların dışında kalan hasta gruplarında, erkek veya kadın partnerlerden birinden kaynaklanan faktörler her bir partner için %35, partnerlerin her ikisinden birden kaynaklı faktörler ise yaklaşık %20’lik kısmı oluşturmaktadır. Kısırlığa neden olabilecek kimi faktörler cinsiyetlere göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir;
Pek çok faktör zayıf dölleme yetisine sebep olabilir. En çok rastlanan erkek kısırlığı sebepleri anormal sperm üretimi, fonksiyonu ve sperm morfolojisinde bozukluktur. Genel yaşam tarzı bu faktörleri etkileyebilir.
Sperm sayısının ve hareketinin azalması
Spermin yapısal problemleri
Menide hiç sperm hücresinin olmaması (Azospermi)
Kanal tıkanıklıkları
Spermin dışarı çıkmaması (mesaneye boşalması)
Hormonal nedenler
Doğumda ya da doğumdan sonra gerçekleşen inmemiş testis
Çocukluk çağında geçirilen ateşli hastalıklar, ergenlikte kabakulak gibi hastalıklar
Genetik hastalıklar
Varikosel (testise giden damarların genişlemesi)
Sifiliz, gonore gibi hastalıklar
Cinsel fonksiyon bozuklukları (sertleşme ve erken boşalma gibi)
Şeker hastalığı
Geçirilmiş kanser tedavisi
Enfeksiyonlar
Testosteron eksikliği
Aşırı sigara ya da alkol tüketimi
Stres
Kadınlarda görülen infertilitede en sık rastlanan sebepler arasında tüp tıkanıklığı, endometriozis (çikolata kisti), yumurtlama bozuklukları, polikistik over sendromu, erken menopoz gibi nedenler bulunuyor.
Tüplerde tahribat veya tıkanıklık
Düzensiz adet döngüsü
Azalmış yumurtalık rezervi
Fallop tüplerinin tıkanıklığı ya da yapışıklığı
Geçirilmiş enfeksiyonlar ya da karın içi operasyonlar
Endometriozis: Rahim iç tabakasında bulunan ve her ay adet kanaması şeklinde dışarıya dökülen endometriumun vücutta rahim dışında bir yere yerleşmesi ve yumurtalık, rahim veya fallop tüplerin fonksiyonunu etkilemesi olarak tanımlanır.
Yumurtlama bozuklukları
Yüksek prolaktin seviyesi
Polikistik Over Sendromu (PCOS): Bu durumda vücut çok fazla androjen hormonu üretir, bu da yumurtlamayı etkiler. Polikistik Over Sendromu insülin direnci ve obezite ile de ilgilidir.
Erken menopoz
Rahim Miyomları: Miyomlar rahim duvarında yer alan iyi huylu tümörlerdir.
Karın İçi Yapışıklık: Pelvik enfeksiyon, apandisit, karın veya pelvik operasyon sonrası oluşan yapışık dokulardır.
Tiroid Problemleri: Tiroid bezindeki aksaklıklar (çok fazla veya çok az tiroid hormonu salgısı gibi), adet döngüsünü etkileyerek infertiliteye (kısırlık), neden olabilir.
Kanser öyküsü ve kanser tedavisi: Özellikle kadın üreme sisteminde meydana gelen kanserler kısırlığa yol açabilirler. Radyoterapi ve kemoterapi de kadının üreme becerisini etkiler.
Diğer Tıbbi Durumlar: Geç ergenlik, adet olamama, karaciğer rahatsızlığı, diyabet gibi rahatsızlıklar da kadında kısırlığa neden olabilir.
Kafein Alımı: Aşırı kafein tüketimi de infertiliteye yol açabilir.
Obezite
Aşırı sigara ve alkol tüketimi
Bazen doğurganlık birden fazla faktöre bağlı azalırken bazen de infertiliteye hiçbir neden bulunamayabilir.
Erken yumurtalık yetmezliği 40 yaşından önce yumurtalık fonksiyonlarının azalmasıdır. 35 yaşından önceki kadın hastalarda kısırlık söz konusu ise (normal yoldan gebe kalınamıyorsa) 6 aydan daha önce doktora başvurulması gerekir.
Erken yumurtalık yetmezliği bazı genetik hastalıklarda taşıyıcı olan kadınlarda daha sık görülmekte, sigara kullanımı, kanser tedavisi (radyoterapi-kemoterapi almış hastalar), obezite, D vitamini yetersizliği, bazı antioksidanların yeteri kadar alınamaması ya da çeşitli toksinlere maruz kalma da bu durumu etkileyebilir.
Erken yumurtalık yetmezliği tanısı konulduğunda ancak ultrasonda hala yumurta tespit edilirse, yani yumurtalık rezervi tamamen bitmediyse çeşitli tedavi yöntemleri ile kaliteli yumurtalar elde edilebilir. Bu nedenle gecikmeden tüp bebek tedavisine başlanmalıdır.
Erken Yumurta Yetmezliği Erken Menopoz Değildir
Erken yumurta yetmezliği (POF) belirtileri menopoza benzer özellikler gösterir. Bu sebeple de meopozla karıştırılabilir. POF belirtileri şunlardır:
Adet kanamasının hiç olmaması ya da düzensiz olması
Ateşin çıkması ve gece terlemeleri, sıcak basması
Uyku sorunları
Sinirlilik
Vajinal kuruluk
Enerji kaybı
Cinsel dürtü kaybı
Ağrılı cinsellik
Mesane problemleri
Kısırlık
Erken yumurta yetmezliği tedaviside rezervlerin azalmasını yavaşlatmaya yönelik tedaviler uygulanabilir, sigaranın bırakılması düzenli spor yapma ve dengeli beslenme bu yavaşlatmayı azaltmak için önemlidir.
Kısırlığın belirtileri arasında gösterilebilecek nedenler mevcut, ancak tüm bu belirtiler kesin olarak kısırlık tanısı koymak için yetersiz kalıyor.
Kısırlık tanısı konulabilmesi için belirli tetkik ve sonuçlara ihtiyaç vardır. Bazı belirtiler arasında şunlar yer alıyor;
Adet düzensizlikleri ya da hiç adet olamama
Adet dönemlerinde şiddetli ağrı ve sancıları görülmesi bunun yanında yoğun ve fazla kanama olması
Hamile olunmaması halinde memelerden süt gelmesi
Aşırı kilo ve hormon bozukluğuna da bağlı olabilecek aşırı tüylenme ve akne problemi
Erkeklerde sertleşme ve boşalma ile ilgili sorunlar
Testislerde ağrı şişlik ya da şişme
Erkeklerde çok az meni olması
Genç çiftlerin 2 yıl korunmamalarına rağmen gebelik görülmemesi
35 yaş üstü çiftlerin korunmamalarına rağmen 1 yıl içinde gebelik görülmemesi
35 yaş üstü çiftlerin üreme organlarındaki verimin yaşlarının ilerlemesine bağlı düşmesi gebelik şansı azalmaktadır. Dolayısıyla gebelik için fazla zamanları olmayan bu çiftlerin korunmadan düzenli olarak cinsel ilişkiye girmelerine rağmen gebelik oluşmaması durumunda profesyonel destek almaları önerilir.
Düzenli olarak korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamama durumunda bir neden saptayarak tanı koymak amacıyla erkeklerde ve kadınlarda farklı tetkiklere başvurulur.
Erkeklerde bu tetkiklerden biri semen analizi (spermiogram) ile yapılmaktadır. 3 ila 7 günlük bir cinsel perhizi takiben alınan sperm örneği, mikroskop altında incelenir. Semen analizi ile erkeğin sperm sayısı, hareketliliği ve yapısı hakkında bilgi edinilmektedir. Gerektiği hallerde antisperm antikoru da testlere eklenebilir.
Kadınlarda ise eğer adet döngüsü düzenli ise, adet kanamalarından önceki 7 gün içinde yumurtlamanın olup olmadığının kontrol edilmesi için kan testleri istenebilir.
Kimi durumlarda ise hekiminiz yumurta gelişimini ve yumurtlamayı 1 ay boyunca yapacağı ultrason testleri ile gözlemek isteyebilir. Yumurta kalitesinin değerlendirilmesi için adetin 2 ila 5. günleri arasında FSH, LH ve östrojen düzeylerine, yumurtalık rezervlerinin değerlendirilmesi için ise AMH düzeylerine kan testi ile bakılabilir.
Fallop tüplerinin açık ya da kapalı olması HSG olarak adlandırılan bir röntgen filmi ile kontrol edilebileceği gibi bazı durumlarda bu laparoskopi ile karın içinin teleskopik-kamera vasıtası ile görüntülenmesini de gerektirebilir.
Tedavi Yöntemleri
Kısırlık Nasıl Tedavi Edilir?
Gebelik (Fertilite) İlaçları
Eğer gebelik (fertilite) problemi düzenli yumurtlamanın olmamasından kaynaklanıyor ise tablet ya da enjeksiyon şeklinde verilebilecek fertilite ilaçları sayesinde yumurta gelişimi sağlanabilmektedir.
İlaç formunda verilen tedavi vücudunuzdaki doğal fertilite mekanizmalarının daha etkin çalışmasını sağlarken, enjeksiyon şeklinde verilen tedavi direk olarak yumurtalıkları uyararak yumurtlamayı gerçekleştirmektedir.
İlaç tedavisi esnasında karşılaşılan olası yan etkiler sıcak basması, göğüslerde hassasiyet, bulantı hissi ve duygusal dalgalanmalar şeklinde kendini gösterebileceği gibi, enjeksiyon tedavisinde nadiren olsa da alerjik reaksiyonlar görülebilmektedir.
Yumurta sayısını artırmayı amaçlayan hamilelik (fertilite) tedavisinden sonra çoğul gebelik riski artabilmekte ve nadir de olsa 'over hipersitimülasyonu' olarak adlandırılan yumurtalıkların normalden fazla uyarılması durumu ile karşılaşılabilmektedir.
Gebelik tedavisinin yakın gözetim altında yapılması olası yan etkileri en az düzeye indirmek açısından oldukça önemlidir. Yumurtlamayı düzenleyen ve artıran bu ilaçlar diğer hamilelik tedavilerinde de sıklıkla kullanılmaktadır.
Aşılama tedavisi, doğurganlığın en yüksek olduğu yumurtlama döneminde eşinizin spermlerinin basit bir yöntemle rahim içine yerleştirilmesi ile uygulanmaktadır. Bu yöntem tüplerin sağlıklı olduğu ve nedeni açıklanamayan kısırlık problemlerinde önerilmektedir.
Sperm sayısının ya da hareketliliğinin çok düşük düzeylere inmeden azaldığı, spermin rahim ağzından geçişinin engellendiği ya da cinsel ilişkinin vajinismus, erken boşalma, sertleşme sorunu gibi nedenlerle gerçekleşemediği çiftlerde de etkin olarak kullanılmaktadır.
Eşinizin verdiği sperm örneğinden seçilen en hareketli ve yumurtayı dölleyebilme ihtimali en yüksek spermler plastik bir tüp yardımı ile rahim ağzından geçilerek rahim içerisine bırakılmaktadır.
Aşılama tedavisi ağrılı bir yöntem olmayıp genelde gebelik oluşumunu destekleyen ilaçlar ile birlikte uygulanmaktadır. Tedavinin başarı oranı yaklaşık %15 olup kadının yaşına, erkeğin sperm değerlerine ve tüplerin sağlık durumuna göre değişim göstermektedir.
Düzenli adet gören kadınlar her ay tek bir yumurta oluşturmaktadırlar. Tüp bebek tedavisinde ise dışarıdan verilen hormon ilaçları ile bu sayının artması hedeflenmektedir. Her tedavi protokolü farklılıklar gösterse de temel olarak yumurta gelişimini sağlayan ve erken yumurtlamayı engelleyen iki paralel hormon tedavisi uygulanmaktadır.
Transfer edilecek olan embriyo sayısının belirlenmesi gebelik şansına ve çoğul gebelik riskine direkt olarak etki edebilir. Embriyo kalitesi belirlendikten sonra, embriyo sayısı transfer öncesinde çiftlerle ayrıntılı olarak görüşülecektir. Embriyo transfer işlemi çok nadir durumlar haricinde anestezi gerektirmemektedir.
Tüp bebek tedavisi öncesi bazı cerrahi girişimler gebelik şansını artırmaktadır.
Endometriozis hastalığının tedavisi
Rahim iç tabakasını düzensizleştiren miyomların veya poliplerin çıkartılması
Rahim içi yapışıklıkların açılması
Tıkalı ve içerisinde sıvı birikerek genişlemiş fallop tüplerinin çıkartılması
Polikistik over rahatsızlığı olan ve yumurtlaması baskılanmış kadınlarda yapılabilecek cerrahi tedaviler
Sperm görülmeyen erkeklerde, spermin testisten (TESE, TESA) ya da epididimisden (MESA, PESE) cerrahi olarak çıkarılması
Laparoskopi
Laparoskopi ile karın alt bölgesinde açılan 3 - 5 mm’lik deliklerden içeri sokulan aletler ile rahim, yumurtalık ve tüpleri ilgilendiren hastalık veya sorunlar doğrudan gözlemlenebilir ve gerekli görülürse cerrahi girişim yapılabilir.
Laparoskopinin uygulandığı durumlar şunlardır:
Karın içi yapışıklıklar
Tüplerin açılması
Hasarlı tüplerin alınması
Miyom cerrahisi
Çikolata kisti cerrahisi
Histeroskopi
Histerektop, ucunda kamera olan tüp şeklinde bir cihazdır. Vajina içerisine yerleştirilerek rahim boyundan rahme doğru uzanır ve hekimin rahim içi problemleri tespit etmesine olanak sağlar. Doktorunuz gerekli görürse ufak bir doku örneği alabilir.
Histeroskop cihazı ile rahim içi görüntülenerek miyom, polip ve rahim içi perde gibi sorunların teşhisi ve eş zamanlı müdahale ile tedavisi yapılabilmektedir. Histeroskopi incelemesinin yapıldığı durumlar şunlardır:
Histeroskopik gözlemde ufak bir teleskopik kamera sistemi rahim ağzından rahim içine gönderilir. Bu ameliyat için herhangi bir kesiye gerek yoktur. Histeroktopi işleminde bu teleskop vasıtası ile rahim içine steril sıvı verilerek rahim iç cidarı gözden geçirilmekte, miyom, polip, yapışıklık, septum gibi problemler tespit edilebilmekte ve gerekirse biyopsi alınabilmektedir.
Tanı amaçlı yapılan bu işlem sonrasında tespit edilen problemlerin aynı seansta cerrahi histeroskopi ile tedavisi de mümkün olmaktadır. Gerekli görüldüğü takdirde hekiminiz işlemi genel anestezi, lokal anestezi veya sedasyon (sakinleştirme) altında uygulayabilir. Büyük miyom çıkartma ameliyatları hariç ameliyat sonrasında genellikle taburculuk sağlanmaktadır.
Histeroskopi sonrası hafif vajinal kanama ve adet sancısı benzeri karın ağrısı olabilir. Ağrı için hekiminiz bir takım ilaçlar önerebilir. Kanama birkaç gün içinde azalarak dinecektir. Ağırlaşmadığı, rahatsızlık veren kokulu bir akıntıya dönüşmediği müddetçe bu kanama bir problem ifade etmez..
Miyomektomi, rahim içinde yar alan ve gebeliği önleyebilecek miyomların çıkarılmasıdır. Açık ya da kapalı ameliyat yöntemiyle gerçekleştirilir. Tüp bebek tedavisi öncesi embriyonun yerleşmesini ve gebeliği önleyecek bir dizi muayene ve tetkik yapılır. Bu tetkiklerde anne adayının miyomlara ve poliplere sahip olup olmadığı da belirlenir.
Miyom tedavisinde ameliyat kararı verilirse hastalara genel anestezi uygulanır, rahimde olan miyomlar tek tek alınır. Bu operasyonlar genellikle karın bölgesinden açık yöntemle yapılsa da, laparoskopik ya da histeroskopik yöntem kullanılarak uygulanabilir.
Rahimdeki miyom sayısının artması tedaviyi daha zor hale getirebilir. Bazı durumlarda hastaların yeniden ameliyat edilmesi gerekebilir. Her miyom gebelik için büyük risklere sebep olmaz, bu nedenle doktorun görüşüne göre bir tedavi planlanmaktadır.
Hamilelik sırasında miyomlar rahmin içine ve dış duvarına yerleşebilir. Bu miyomlar büyüme veya çoğalma gösterdiklerinde rahmin iç duvarının tıkanmasına sebep olur. Bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilecekleri gibi erken doğuma da sebep olabilir.
Miyomlara müdahalede kişinin yaşadığı şikayetlere göre ameliyat kararı verilir. Her 10 kadından birinde miyom ameliyatı (miyomektomi) gerekli görülmektedir. Diğer hastalarda miyomlar düzenli takip ile kontrol altında tutulur.